Fotoğrafa bakıyorum, dikkatle, zaman mevhumundan uzaklaşarak. Fotoğrafın çekildiği ana bağımlı kalmadan. Muhteşem bir coğrafya görünüyor, yuvarlak hatlı dağlar alçalarak denize iniyor, masmavi deniz ile buluşan verimli topraklarla kaplı bir tepecik var yakında. Tepe enerjisini yeryüzünün derinliklerinden, gökyüzünün ötelerinden alıyor, enerji dolu.
Denizin karayı öptüğü yerde sığ sular ana rahmi gibi, çeşit çeşit balıklar yuvalar yapmış; yosunlar, suyun hareketi ile zamanla yuvarlaklaşmış taşlar; birbirini besleyen, ihya eden bir sürü deniz canlısı. Karadan uzaklaştıkça derinleşen denizde sessizlik, sükûnet artıyor gitgide. Canlıların yoğunluğu azalıyor, canlılık bereketi güneşin ulaşabildiği derinliklerde hüküm sürerken, denizin tuzlu suları zeminindeki yeryüzü çanağının altındaki tatlı sular ile karışmadan sonsuz akımlar halinde kendilerini, sıcaklıkları, içindeki yaşam enerjisini gezdiriyor. Denizdeki her can sürekli enerji üretiyor, miadı dolduğunda yerini kendisinden sonrakine bırakıyor ve son enerjisini yeni formuna dönüşmeye harcıyor.
Tepenin yamacında ve tuzlu suyun hemen birkaç adım içerisinde ana rahminin karadaki kısmında fareler, tavşanlar, keçiler, atlar, domuzlar, envai çeşit kara canlıları ürüyor, besleniyor, yaşam enerjisi ile dolup taşıyor. Toprağın içine yuvalanmış karıncalar, arılar, örümcekler, akrepler, yılanlar, kertenkeleler, börtü böcek. Hareket halinde ve durağan tek hücreliden memelilere kadar birçok canlı toprak içinde ve üstünde enerji dolu.
Bitkiler var bir de fotoğrafta, sandal, meşe, zeytin, iğde gibi envai çeşit ağaçtan çalılara, otlara, buğdaygillere, gelinciğe, papatyaya kadar ve daha nice sayısız bitki tüm enerjileri ile filizleniyor, büyüyor, çiçek açıyor, tohum veriyor ve toprağa dönüyor, ana rahmine, yeni tohumları beslemek üzere. Fotoğrafta en kolay görünen, enerjisini renklerinden, kapladıkları alandan çok iyi hissedebileceğimiz ve hareketleri hayvanlara göre daha yavaş olan bitkiler.
Bir de fotoğrafa kâh girip kâh çıkanlar var kanatlı. Dünyanın farklı coğrafyalarından gelip bu tepede yuvalayan, konaklayan, beslenen ve göçüne devam eden çok çeşit kuş var enerji depolama konusunda uzman; göç etsinler etmesinler, boyutlarına göre doğadaki en verimli enerji kullanan yaratıklarından. Kâh denizden balık, kâh karadan börtü böcek, tohum hasat edip bundan ürettikleri enerji ile havanın varlığını enerjisini onlar hissettiriyor.
Fotoğrafın ana teması enerji, gözüm insan arıyor dolayısı ile. İnsan yok fotoğrafta. Nerede bilmiyorum, sanki kendi enerjisini kendinden çalmış, bir duman, karanlık kaplamış varlığını. Bir hayal kurmuş, dalmış gitmiş insan. Hayalinde enerjiyi depolamak, daha çoğuna sahip olmak, hâkimiyeti altına almak istemiş ve resimden yok olmuş bu şekilde. Fotoğrafı çekerken dahi o anın enerjilerini sıkıştırmaya çalışmış lakin ötesi görünüyor şu anda çok şükür karenin dikkatli bakınca.
İnsanın enerjisi hala resimdeki tüm görünenlerden dahi yüksek, dikkatli bakmaya kalıyor işi insanın, büyük bir dikkat, pür dikkat. Dikkat ile bakıp resmin dumanından çıkmak gerekli, kendi enerjisi ile her var olandan ilham almak. İçimizdeki santrali, rafineriyi, aktarım şebekesini, konvektörleri, teknik imkânları çok iyi kullanmaya başlamamız gerekli yeniden. Resme girmek lazım, resim insansız eksik, duman içindeki hayal dumanın kendisi kadar gerçek dışı…
Victor Ananias bu yazıyı Enerjik Bakış (Mayıs-Haziran 2011) sergisi için kaleme almıştır.
Victor Ananias doğaya adanmış bir yürekti. Bodrum’un ıssız kalmış son tepesinde,kanadı kopuk bir yeldeğirmeninin kıyısında, onun, öyküsünü
rüzgar anlatır.
Ey güzel çocuk... Ey güzel çocuk! Victor isimli iyilik meleği! Seni ancak rüzgar anlatır.